En itilip kakılan duygu öfke gibi geliyor bana bu aralar, o yüzden de bugün öfke hakkında yazmak istedim. Yükselen seslerin, bozulan ilişkilerimizin günah keçisi… Öfke aslında üzüntü, sevinç, utanç gibi son derece sağlıklı ve evrensel bir duygu durumudur. Ancak hissedilmesi son derece sağlıklı olan bu öfke, davranışa işlevsel olmayan şekilde dönüştüğünde hem bizi hem de ilişkilerimizi olumsuz yönde etkileyebilir. Öfke kontrolden çıkıp yıkıcı bir hale geldiğinde de işler sarpa sarar haliyle. Peki ne oluyor da ipin ucu kaçıyor ve biz kendimizi öfkeden deliye dönmüş bir vaziyette buluyoruz?
Öfke genelde tek başına gelmez yanında eşlikçileri vardır; kırgınlık, yalnızlık, ihmal edilmişlik gibi. Ama öfke önden önden göğsünü kabarta kabarta yürüdüğünden, biz o eşlikçisini çoğu zaman göremeyiz bile. Halbuki o eşlikçiyi görsek, bize anlattığı şeylere kulak versek belki neye ihtiyacımız olduğunu da görürüz. Çünkü duyguların temel işlevlerinden biri de bize neye ihtiyacımız olduğunu anlatmalarıdır. Bir düşünün bakalım en son öfkelendiğiniz olayları, öfkenizin yanında bir eşlikçisi var mıydı, varsa neydi?
Geçen gün bir adam arabamı dükkanının önüne park ettiğim için bana çok öfkelendi ve bağırmaya başladı: “Buraya park etmeyin diye kaç kere söyledim, yeter artık!”. Oysaki oraya ilk defa araç park etmiştim, kısa bir işim vardı ve böyle bir talepten gerçekten haberim yoktu ama kabak benim başıma patlamıştı. Adama böyle bir isteğinin olduğunu bilmediğimi, hemen arabayı çekebileceğimi söyledim. Ve o bağıran adam, az önceki halinin tam tersi diyebileceğimiz bir ses tonuyla, bugün işiniz bitene kadar kalsın dedi.
Benim gözlemlerime göre o adamın öfkesinin eşlikçisi anlaşılmamaktı. Belki de isteğini, ihtiyacını defalarca kez sakin bir şekilde anlatmıştı ama sonuç değişmediği için, insanlar tarafından anlaşılmadığını düşünüyor ve bas bas bağırarak anlaşılmaya çalışıyordu. Ben o gün, onun öfkesinin yanındaki eşlikçiyi gördüm ve olaya onu anlayan bir yerden yaklaşabildim ama bu her zaman böyle olmayabilir. Ayrıca karşımızdaki kişiden bekleyemeyiz bunu. Duygu bizim duygumuz, haliyle duygudan gelen mesajlar öncelikle bize geliyor. O yüzden dönüp bir bakmak lazım yüzeyde öfke var ama arka planda neler var diye. Çünkü o arka plandakileri görmeye başladığımızda kendimiz de ne istediğimizi, neye ihtiyacımız olduğunu daha iyi anlayabileceğiz ve insanlara anlatabileceğiz. Öfkemiz çoğunlukla yalnız değil ve bize anlatmak istediği şeyler var; bizim tek yapmamız gereken onu duymaya, varsa yanındaki eşlikçileri görmeye ve bize ne anlattıklarını anlamaya çalışmak.