Okula geri dönüş kaygısının birçok toplumda görülebilen evrensel bir deneyim olduğunu, bu kaygının yoğunluğunun kişiden kişiye değişebildiğini belirten Tuna, şunları kaydetti:"Kimi öğrenci, okulu, sınıfı, arkadaşları ve öğretmenleri ile yeniden karşılaşacağını, özlem gidereceğini ve tatil anılarını paylaşacağını düşünerek tatlı bir heyecan yaşarken, kimi öğrenci de rahat ev ortamından, ailesinden ayrılacağı, yeniden ders stresi ve başarısız olma korkusu ile yüzleşebileceği duygusu ile yoğun bir kaygı yaşayabilir. İlk yarıyılda ders notları düşük olan bir öğrenci, ikinci yarıyılda derslerde nasıl daha başarılı olabileceğini düşünerek kaygılanabileceği gibi, okulun ilk döneminde ders notları yüksek olan bir öğrenci de benzer kaygı ve stresi yaşayabilir. Eğer öğrenci kendini başarılı biri olarak görüyor ise bu sıfatı kaybetme korkusu yaşayabilir. Çünkü kendini ikinci dönemde de iyi performans gösterme zorunluluğuna mahkum ederek ’başarılı’ sıfatının ’başarısız’a dönüşmemesi için yoğun bir stres yaşaması olasıdır.
Genel olarak çocuklarda okula dönüş zamanı yoğun stres ve kaygı yaşanabilir. Arkadaşlarını yeniden görecek olmaktan dolayı aşırı heyecanlanabilir ya da tatil bittiği ve okula yeniden başlamak zorunda oldukları için aşırı üzgün olabilirler. Çocuklar yeni dönemde okulda daha başarılı olmaları gerektiği ile ilgili kendilerini baskı altında hissedebilirler. Yeni dönemde göreceği yeni derslerle ilgili kaygı duymaları da olasılıklar arasındadır.
-Anne-babalara tavsiyeler-
yeni eğitim döneminde çocukların tatil sonrası stresinden etkilenebileceği gibi, bu dönemde çocuklarına yardımcı olmaları için anne ve babalara şu tavsiyelerde bulunmak istiyorum "Kırtasiye malzemelerini (araç-gereç, kitap, defter) kontrol edip eksikler varsa, çocuğunuzla birlikte alışverişe çıkarak tamamlayabilirsiniz. Yeni dönemde okul ile ilgili başarmak istenilenler (örneğin bazı derslerde ulaşılmak istenen notlar) ve kişisel hedefler (katılmak istenen öğrenci kulüpleri, aktiviteler) belirlenebilir. Bunları çocuğunuzla birlikte bir kağıda yazmanız ve onun odasına asmanız motivasyonunu artırabilir.Anne-babalar olarak çocuğunuzu tanımak, sınırlarını bilmek, baskı yapmamak, kıyaslamalardan uzak durmak, yüksek beklentilerden kaçınmak, ilgi ve yetenek alanlarına saygı göstermek dikkat edilebilecek önemli noktalardandır.Olumsuzlara değil, olumlulara odaklanmak, bazen başarısızlığı da kabul etmek ve bunu bir ceza olarak göstermemek çocuğunuzun motivasyonunu artıracaktır.Birlikte problem alanlarına yönelik canlandırma (rol oyunları) yapabilir, kendinizi onun yerine koyarak, nasıl düşünebileceği, nasıl davranabileceği, nasıl hissedebileceği konusunda ona model oluşturabilirsiniz. Zaten gergin olan çocuğunuz için okulun ilk gününü daha da stresli hale getirmemeye çalışmalısınız. Bırakın istediğini yesin, istediğini giysin. Özellikle çocuğunuz küçük yaşta ise ve onu siz okula bırakıyorsanız, okul kapısı önündeki vedalaşmayı fazla uzatmamalısınız. Sakin ve olumlu bir tutum içinde bulunmalısınız.
Çocuğunuz yoğun bir kaygı yaşıyor ise okuldan eve dönüş saatlerinde sizin de evde bulunmanız (özellikle ilk bir hafta programınızı buna göre düzenlemeniz) ve birlikte onun hoşlandığı bir etkinliği yapmanız ona kendini daha iyi hissettirecektir.