Hayata dair her kurgumuz, her gelecek planımız başka başka hayatların, başka ruhların, kişiliklerin beklentileri ve hayatlarıyla ölçülür, orada her beklenti hayal kırıklıklarına gebedir. Beklentilerini birer inanca dönüştüren yürekler içinse hayattan derin bir çöküş beklemektedir. Bu inancın söndüğü yerde yeni bir hayata açılacak bir kapı yoktur.
Stefan Zweig
Hayatımıza dönüp baktığımızda kalp kırıklığı olmayan kimse yoktur. Hepimiz yaralandık ve çokça üzüldük. Çoğu kez bizi üzenler yakınlarımız olmuştur. En çok kime beğendirmeye çalıştıysak kendimizi onun tarafından beğenilmemiş, en çok kime değer verdiysek ondan değer görmemiş, en çok kime karşı ince davranışlar gösterdiysek ondan nezaket görmemişizdir… Beni hep sevdiklerim üzdü diyenlerdenseniz, bir kez daha düşünelim gerçekten hep sevdikleriniz mi üzdü? Yoksa onlara verdiğiniz anlam yüzünden mi üzüldünüz?Hayata bakışımızı farklılaştıran şey baktığımız pencereden kişilere yüklediğimiz anlamdır. Kime hangi anlamı yüklersek artık o kişi bizim diktiğimiz anlam kıyafetine bürünür. Kimi hayatının merkezine alırsan dünya onun etrafında döner, kime yaranmaya çalışırsan en çok onun takdirini beklersin.İnsanı en çok üzen en çok değer verdiği değil, en çok anlam yükleyip beklentiye girdiği kişilerdir. En çok sevdiğiniz kişi sevgisini en çok görmek istediğiniz kişidir aynı zamanda. Eğer sevdiğiniz için kendinizden fedakârlık yapıyorsanız onun kendini düşündüğü anlar size nankörlük olarak gelebilir çünkü fedakarlığın beklentisi sürekli düşünülmektir. Onay almak için tüm enerjinizi harcadığınız birisi sizi görmezse bu canınızı çok yakabilir çünkü onay görmek için sarf edilen çabanın beklentisi takdir edilmektir. Birine hak ettiğinden fazla değer verirseniz beklentisi minnet ama sonucu hayal kırıklığı olur. İnsanı yaralayan verdiği anlamlar sonucu girdiği beklentilerdir. Karşıdakine anlam yüklerken o kişinin o anlamı taşıyıp taşımamak istediğini sormayız belki de. Ona bu kadar anlam yükleyip hata yapma ehliyetini elinden aldığımız için suçlu bizleriz.Kimse karşısındakinin kendine yüklediği anlam elbisesine sığmadığı için kötü değildir. Herkesin hata yapmaya ehliyeti olan bu dünyada fazlaca beklentiye girip dünyanın merkezine birilerini koymaktır yanlışlık. Bir başkasının onayını almak için çabalamak, kendini sevdirmek için yorulmak, kabul edilmek için fedakârlık yapmak yanlıştır. Bunları yapanlar kendilerine sormalı; içimdeki hangi boşluğu kapatmak için böyle davranıyorum? Hangi eksiklik sizi bir başkasından beklentiye girmenize sebep oluyor? Hayatınıza sürekli sizi üzen insanların girmesi hangi boşluğu doldurmak istemenin sonucu?Bir diğer taraftan beklentileri yok sayamayız onlar hayatın bir parçasıdır, kaçınılmazdır. Hayat almak ve vermek üzerinde dengededir ama denge bozulduğunda ilişkiler de bozulur. Hem hayatın bir parçası olarak uzak duramayacağımız diğer yandan da kendimizi kaptırmamamız gereken beklentilerin sorun haline gelmemesi için şunları bilmeli;
Herkesin beklentilerinin birbirinden çok farklı olduğunu hatırlayın
Beklentileriniz inanç haline gelmesin
Kendinize dair beklentilerinizi artırın
Verdiğin her şeyin karşılığı olmayacaktır
Kimseyi hayatınızın merkezine koymayın
Mükemmel insan olmadığını unutmayın